Öyle birşeydir ki bu ne kadar canın acırsa acısın mantıgın galip gelir düşüncelerine artık...
öyle birşeydir ki canın acır,sesini çıkaramazsın...çekmecende gizli
onlarca yakılmaya hazır kağıt,hepsi düşkırıklıklarının,gözyaşlarının
kanıtı...herkes elini uzatır sana yardım etmek için,oysa bilmezler
tedavisi yoktur,çözümü yoktur...'kandırma' diye tanımladıgımız çelişkili
düşüncelerin tek suçlusu olan 'kendin' yine kendi sonunu
hazırlamıştır...üzülürsün,ağlayamazsın.Hani aglasan,ah bir
aglasan!...işte o zaman o kagıtların yanması gibi huzuru da
hissedeceksin belki...bilmiyorum.Zaten bu sene hiçbir şeyi
bilmiyorum.Bildiğimi sandığım tüm tabuların hafızamda 'iyi'den 'kötü'ye
geçişini izlemekten yoruldum.İşte öyle bir şeydir ki bu canın daha da
çok acır,sarılamazsın...
onlarca kağıt hala oradadır.
hayatın da oradadır...
hastalığın,sınavın...
...
hayallerin,geleceğin
kahkahaların,sevinçlerin...
yaşanmamışların
yaşanacakların...
...
son bir defa elini uzatırsın yavaşça...
çekinerek,ürkerek...
sonra yeniden öğrenirsin güveni hiç öğrenmemiş gibi..
ve yine..
izlersin kendini dışarıdan...
hem aynı,hem de çok farklı bir sevgiyle...